15 Eylül 2013 Pazar

Yaşanılası Şehir Berlin 3. Gün

Berlin 3. Gün

     Dün müzeler adasında sadece Bergama Müzesini gezebilmiştik hem büyüklüğünden dolayı hem de zaman sıkıntısı yüzünden. Bugünkü gezimiz Alte Müzesi ile başlıyor.

Alte Müzesi

   Eski Ulusal Galeri, 1876'da Friedrich August Stüler tarafından tasarlandı. Banker Joachim H. W. Wagener tarafından bağışlanan 19. yüzyıl sanat eserlerine ev sahipliği yapmaktadır.






Neues Müzesi

     Neues Museum, Almanya’nın başkenti Berlin’de yer alan bir müzedir. Antik Mısır Medeniyeti ağırlıklı olmak üzere Antik dönemin eserleri sergilenir. 1939 yılından beri kapalı olan ve de restorasyon çalışmaları tamamlanan müze 2009 yılının Ekim ayında kullanıma açıldı.

     Müzenin muhakkak ki en önemli tarihi eseri Nefertiti büstü. Özel bir odanın içinde tutulan bu eser gerçek gibi duruyor. Fotoğraf çekmek yasak olduğu için maalesef çekemedim Nefertiti'yi..

















     Müze Adası'ndaki turumuzu 2 müze hariç ( Altes ve Bode Müzesi) bitirmiş olduk. Gezemediğimiz bu müzelere bir daha ki Berlin maceramıza nasip diyerek yolumuza devam ettik.

     Spree nehrinin solumuza alarak Am Weidendamm sokağının karşısından Berliner Ensemble'a doğru çok keyifli bir yürüyüşe çıktık. Ağaçların gölgesi ve nehrin güzel manzarası daha ne istenir ki...



     Friedrichstrabe caddesine vardığımızda Berlin'in en ünlü tiyatro salonlarından biri olan Berliner Ensemble görünüyor karşımızda. Bu tiyatro Bertolt Brett meydanın hemen yanında. 1954 açılan bu tiyatro binası Bertolt Brett'in eserlerini sahnelemesiyle ünlenmiştir. Geçmişten günümüze de birçok önemli oyuncu yetiştirmiştir bu tarihi Berliner Ensemble...

 

     Friedrichstrabe caddesi uzun bir cadde. Birçok ünlü markaları barındırıyor. Amacımız bu caddenin sonundan Unrer Den Linden caddesine çıkıp Brandenburg Tor'a varmak.

     Ablamın bize ısrarla gezin dediği yere geldik Dussmann Kulturkaufhaus. Burası caddenin tam ortalarına doğru kalıyor. Aslında burası D&R tarzı bir yer ilk bakışta. İçeriye girip müzik cd ve kitapları bölümünde resmen dibimiz düşüyor. İnanılmaz bir arşivi var. Aklına ne geliyorsa müzikle ilgili inanın burda bulabilirsiniz. Eşimin çelist olmasından kaynaklı 2 saatimizi burda geçirdik. İnanın bize yetmedi. Birde içerisinde duvarları yosunla kaplı çok güzel bir kafesi var. 











     Ihlamurlar Altı (Unter Den Linden) Caddesine vardığımızda cadde de belediye çalışmaları vardı. Eski binaların yer aldığı bu cadde çalışmalara rağmen güzel görünüyordu. Daha önce dediğim gibi yolumuz Brandenburg Kapısı. Tatlı bir sürprizle karşılaşıyoruz yanlış yoldayız :) Kuzeye gideceğimize güneye doğru yani Alexander Platz'a doğru yürümüşüz. Herşeyde hayır var bu vesile ile Humbolt Üniversitesi'ni (Berlin'in en eski üniversitelerinden biri 1810'da yapılmış), tarihi Deutsche Bankası, Mercedes Benz Galeriyi, Reiterstandbild König Friedrich II von Preußen Heykeli gibi birçok yeri görmüş olduk.







     Tekrar yönümüzü Brandenburg Kapısı'na çevirip yürümeye başlıyoruz. Cadde üstünde Berlin Story Müzesi'ne uğruyoruz. Berlin'in tarihi anlatılan bu müzenin hediyelik eşya satan bölümünde biraz alışveriş yapıp Berlin'in simgeleri olan ayı ve arabasında foto çekinip çıkıyoruz.




     Sonunda Berlin'in en önemli yerlerinden biri olan Brandenburg Kapısı'na ulaştık. Hemen kuzeyinde Reichstag bulunur. Soğuk savaş boyunca, Reichstag Batı Berlin'de, Brandenburger Kapısı Doğu Berlin'de bulunmuştur. Kapı 1788-1791 yılları arasında yapılmıştır.

     Brandenburg Kapısı on iki sütuna, altı giriş kapısına ve altı çıkış kapısına sahiptir. Sütunlar, toplam beş yol oluşturur, vatandaşların sadece dıştaki iki kapıyı kullanma hakları vardı. Ortadaki yol ise kraliyete ve önemli trafik geçişlerine ayrılmıştı. Kapının en üstünde Quadriga vardır.

     Quadriga, Olimpiyat Oyunlarında ve diğer oyunlarda yarıştırılan, yan yana koşulmuş dört at tarafından çekilen arabadır.

     Kapının bulunduğu Pariser meydanı cidden çok kalabalıktı. Birçok yerde sokak gösterileri vardı. Meydanın yanında bulunan herhangi bir kafeden bu karmaşayı seyre dalmanızı tavsiye ederim.



   
     Meydan çevresinde ve tüm Berlinde görebileceğiniz bisiklet taksiler çok ilgimi çekti. Yürümeyi sevmeyenler için birebir olan bu bisiklet taksilerle tarihi yerleri gezip, sürücünün tarihi anlatımlarını dinleyebilirsiniz.




     Kapıdan kısa bir yürüyüşle Reicstag'a yani Almanya Parlamento Binası'na varıyorsunuz. Buranın karmaşık bir hikayesi var.

     Yapımı 10 yıl süren ve 1894 yılında açılan Meclis Binası Nazi Almanya'sına kadar hizmet etmiş. Hitler bu binayı kendi kararlarını verebilmek için kullanmış. 1933 yılında şaibeli bir yangın geçirmiş. Neden şaibeli derseniz o zaman ki naziler, komünistlerin burayı kundakladığını ileri sürmüşler. Fakat yangının nasıl başladı hala tartışma konusu. Çünkü diğer bir varsayımda Nasyonal Sosyalistlerin burayı bilerek yaktığı ve suçu '' komünistleri tutuklamak için ki 200 yakın kişi tutuklanmış '' komünistlere yıkmıştır. 2. Dünya Savaşı'nda ağır hasar alan bina soğuk savaşın sonuna kadar kullanılmamış. Yeniden yapımı ve açılması ise 1991 yılına kadar sürmüş.

     1999 yılında biten son tadilatla beraber Reicstag bugünkü görünümünü almış. Binanın üstüne cam kubbe eklenmiş bu son tadilatla ve bu cam kubbeye turistlerin gezmesine izin veriliyor. Biz gittiğimizde inanılmaz sıra vardı ve rezervasyon olmadan da almıyorlarmış.




     Reicstag ve Brandenbug Tor'un batı ucunda yeşillikler içinde Tiergarden Park bulunuyor. Zamanımız uymadığından gezemediğimiz bu parkta Alman Başbakanı'nın köşkü, Bellevue Sarayı ve çan kulesi bulunuyor. Ayrıca Zafer Sütunu (Siegessäule), Bismarck Anıtı ve Prusyalı generallerin heykelleri gibi birçok anıtı da barındırmaktadır.



     Yine bu parkın içerisinde bulunan Haus der Kulturen der Welt ("Dünya Kültürleri Evi") Berlin, Almanya'da bulunan ve Almanya'nın Avrupa dışı güzel sanatlar için milli merkezi olan bir kuruluştur.

     Bu merkezin ana binası Berlin Tiergarten parkında konumlanmıştır ve Carillion ve yeni Alman Şansölyelik Ofisi ("Bundeskanzleramt") binalarına komşudur. Bu merkez eskiden konferans merkezi olan Kongresshalle olarak bilinmekteydi ve 1957'de " Interbau " sergisi sırasında Amerikan mimar " Hugh Stubbins Jr. " tarafından tasarımlanmış ABD'nin Almanya'ya bir bağışı olarak yapımlanamıştı. Bu konferans salonu Haziran 1963'de ABD Cumhurbaşkanı John F. Kennedy'nin Batı Berlin ziyareti sırasında ünlü nutuğunu verdiği salondur. 21 Mayıs 1980'de bu binanın çatısı çökmüştür. 1987de Berlin'in 750.yıl jübilesi için eski şekliyle yeniden yapılmıştır. Bu özel şekli dolayısıyla alaycı Berlinliler tarafından Schwangere Auster (gebe istiridye) olarak anılmaktadır.

     Bu merkez günümüzde birçok kültürel etkinliğe sahne olmaktadır. Berlin " Uluslararası Film Festivali (Berlinale) " günümüzde bu kurumun salonunda düzenlenmektedir. Ayrıca güzel sanatlar eserleri sergileri; tiyatro ve dans gösterileri; konserler ve yazarların kendi eserlerini okuma gösterileri yapılmaktadır. Ulusal ve uluslararası şöhreti ve etkinliklerinin yüksek kalitesi dolayısıyla Almanya federal hükümetinden mali destek alan nadir sayıda kültürel kurumların arasında bulunmakta ve "kültür deniz-feneri" olarak anılmaktadır.



   













0 yorum:

Yorum Gönder